25 Haziran 2013 Salı

onarım



Bana getirilmişti.
Kırdım. —
Nasıl oldu bilmiyorum: galiba sallantılı, dengesiz bir yere koymuşum, yeterince dikkat etmeden; 
sonra, ters bir hareket etmişim — düştü, kırıldı... 
Yeterince düşünmemiştim üzerinde, demek.
Elimdeki, artık, birkaç iri parça ile birsürü ufacığıydı; bazısı, neredeyse, kırıntı, kıymık — öyle, dağılmış duruyordu... 
Tek tek bir yere topladım hepsini: Yokolmamalıydı.
Gittim, uygun bir zamk aldım.
Geldim, hepsini bir kağıt üzerinde düzenleyerek, biraraya getirmeğe başladım: 
şu parça, buna uyuyor mu; ya, bu, şuna... 
Zamanla, parçaların kopma noktalarındaki dokularının; ve zamkın, tutma ve yapıştırma 
niteliklerini, öğrendim.
Bazı parçalarsa yapıştırılamayacak kadar ufaktı; onların bulunmaları gereken yerlerde boşluklar 
oluştu. 
Tek tek yapıştırdım, yapıştırabildiklerimi. Çok uğraştım.
Sonunda ortaya aslının eğri-büğrü bir simgesi gibi bir şey çıktı — ve, şu tümce: -



Dikkatsizlik ederek düşürup kırdığın — sevdiğin kişinin izlerini taşıyan; senin için değerli— bir 
nesneyi, parçalarını tek tek toplayıp, dikkatle —saatlerce uğraşarak— özel olarak aldığın zamkla 
yapıştırıp, ortaya, orası burası eksik-gedik, yamru-yumru bir şey çıkar— ama eskisinden de daha 
değerlidir artık; çünkü, şimdi, senin izlerini de taşıyordur. 



Başka bir şey yapamazdım.




Oruç Aruoba

0 yorum:

Yorum Gönder