14 Nisan 2014 Pazartesi

Biraz küçülsem, diyorum, biraz azalsam. - Nazan Bekiroğlu




Biraz küçülsem, diyorum, biraz azalsam.
Daha sade, daha düz, daha yoksul olsam.
Bu kadar çok giysi, bu kadar çok kitap, bu kadar çok takı. Bu kadar çok kablo, bu kadar çok müzik, şiir, resim. Bunca yüz. Bunca haber. Bunca yol. Bunca şehir. Bu kadar çok mesele. Elimi verip kolumu kurtaramadığım beyhude. Böyle olmasa.
Öğrencilerimin ismini daha kolay ezberleyebilsem örneğin. Aklımda daha kolay kalsa okuduğum cümle. Zihnim bu kadar dolu olmasa. Bir ziyaret, bir mektup, bir armağan, harikulâdeye dönüşse. Bu kadar büyümesem, bu kadar dağılmasam. Bu kadar dağılıp bu kadar parçalanmasam. Ne olur biraz küçülsem. Biraz sadeleşsem. Biraz ayıklayabilsem kendimi. Biraz azalsam. Şarkıları bu kadar çabuk eskitmesem. Romanlara bu kadar kolay dudak bükmesem. Şiirleri tüketmesem. Güzellik sıradan bir şeye dönüşmese. Daha fazla hayranlık duysam. Biraz şaşırsam. Küçülsem biraz, biraz büyük görsem. Bu kadar kalabalık arasında bulandı görüşüm. Sadeleşsem biraz, görüşümü keskinleştirebilsem.
Burnumun direği daha çabuk sızlasa. Daha çabuk ağlayabilsem. Daha çok sevinsem daha kolay üzülsem. Daha kolay avunabilsem. Bu kadar çok dolmasa hafızam. Zihnim bunca kalabalıkta berraklığını yitirmese. Bu kadar çok yüz geçmese yüzümün önünden. Hiçbirini unutmayacak denli az olsam. Bu kadar çok hayat binmese benim sırtıma. Bir benden ibaret kalsam. Bir karınca kararınca, dünyayı böyle kolay gezebilmesem. Mesafeler biraz uzasa, biraz yorsa. Ben küçülsem dünya büyük olsa.
Hayata kablolarla tutunmasam. Bu kadar çok şifrelerim olmasa. Şarkılara bu kadar kolay ulaşamasam. Her şey bir düğmeye, bir tuşa dokunmaya bakmasa. Her şey bu kadar kolay olmasa. Hayatıma giren her kolaylık fıtratımdan bir parça koparmasa. Bilgi elimin altında hazır ve nazır, emre âmade beklemese, peşinden koşsam biraz. Kütüphane kütüphane dolaşsam yeniden.
Hançeremden bu kadar çok nefes, dilimden bu kadar çok kelime çıkmasa. Bu kadar çok harf dökülmese kalemimden. Bu kadar çok tasnif yapmasam. Sıralamasam. İndeks çıkarmasam. Sonra her şeyi birbirine karıştırmasam. Daha az dosya açsam. İmzamı biraz daha özenli atsam. Harfleri daha yavaş yazsam. Mürekkebim böyle kolay kurumasa.
Her şey bu kadar çabuk olup bitmese. Başladığım kitapları bitirmek için biraz uğraşsam. Defterler böyle çabuk dolmasa. Parmağımdaki yaranın iyileşmesi zaman alsa. Hatıraları kurcalayacak, eski mektupları okuyacak, köhne defterleri karıştıracak halim vaktim olsa. Tozlu sandıkları karıştırsam, geçmişteki hesaplara bir göz atsam. Çektiğim fotoğraflara, el-insaf, ikinci kez baksam.
Vakti saati gölgelerin yönünden çıkarsam, güneşin zaviyesinden kestirsem. Baharın gelmesi sevinç, kışın gelmesi hüzün, hissedebilsem. Mevsimlerin geçişini daha rahat izleyebilsem. Kışa bahar, yaza sonbahar, geceye gündüz bu kadar çabuk eklenmese. Haftanın başlamasıyla bitmesi, okulların açılmasıyla kapanması bir olmasa. Bitmek tükenmek bilmeyen uzun yaz tatilleri canımdan bezdirse beni. İkindiyle akşam arası uzadıkça uzasa. Ufukta güneş bir mızrak boyu, asılı kalsa. Böyle çabuk batmasa. Tan, bir göz kırpımı, böyle hızlı atmasa. Akşam olmak bilmese biraz, geceler bitmese. İçimde kocaman bir boşluk kalsa. Canım sıkılsa bir daha. Zaman bu kadar azalmasa. Bu kadar âhir-zaman olmasa.
Dağıtsam ne’m var ne’m yok, zekâtını hesaplamadan. Sonra toplamasam kendimi dağıttığım onca yerden, geri almasam. Üzerine gölge düşmeyen berrak maviyle yetinsem. Huş ağacını ilk kez görmekle oynasa yer yerinden. Ömrümdeki en önemli hadise olarak kalsa bir ırmağın akışı. Gördüğümü düşünebilsem.
Duru bir görüş bahşetsen bana Yâ Rab. Her şeyin yerli yerinde durduğunu, ağır ağır döndüğünü, sakin sakin aktığını görmeme yetecek bir bakış. O bakışta, bu kadar çok olmasam. Tek yörüngede tek merkezde toplansam. Yekpâre olsam. Kesrette dağılmasam. Küçülsem. Tek noktada toplansam. Yaşam büyük, âmenna. Ama ben biraz azalsam. Sadeleşsem. Durulsam, arınsam.

Nazan Bekiroğlu

İzledim - Nuh - Büyük Tufan 2014 #Film



Geçtiğimiz pazar günü erkek arkadaşımla bu harika, fantastik, atraksiyonu bol olan film'e gittik. 3d olanını seçtim, hazır adamlar 3d li yapmışken neden normalini izleyelim ki dedim.






Yapımı: 2014 - ABD
Tür: Dram , Fantastik
Süre:130 Dak.
Yönetmen: Darren Aronofsky
Oyuncular: Russell Crowe , Jennifer Connelly , Anthony Hopkins , Emma Watson , Logan Lerman
Seslendirenler: Frank Langella
Senaryo: Darren Aronofsky
Yapımcı: Darren Aronofsky , Arnon Milchan

Konusu;

Hz.Nuh'un (Noah) hayatını ve bir gemi yapıp insanlığı ve canlıları tufandan kurtarmasını anlatıyor..




Fragman; 






izlemediyseniz gidin, izleyin derim. 
ben beğendim, bazı bölümler de sıkıldım evet sonu garipti, devamı olur mu bilinmez..










9 Nisan 2014 Çarşamba

sadece seversin.

“Gülüşünü seversin
Sesini seversin
Sohbetini seversin
Sevmek için illa yüzünü görmek şart değil
Yüreğinde duruşunu seversin.”

Serdar TUNCER

şeytan diyor ki;



sonra da, uyma diyor iç ses işte.  :(

Sana Bir Ara Aklımda Kalanları Anlatırım - Alper Gencer


ne sular geçti böyle buzla buhar arası
ne kısa bir yazken o niçin hala bitmiyor
durmuş bir vakit bende sisli gece yarısı
çektirdiğin fotoğraf neden hiç konuşmuyor


geç kaldık ve yanlışları güzeltemedik
erken varsak doğrular bakışı yakacaktı
çok sarhoştum yani hak ettim yaşamayı
evden kaçmıştım eve
tuza yara saçmıştım
bütün randevulara düzenli olarak geç kalmakta haklıydım
gök bana göre değildi yeri zaten hiç sorma
gök de kendine göreydi yerde zaten hiç durma
çıktım bir kapısını bulup yaşadıklarımdan
vardım ki seni sevdim
seni sevdim evler arasından bir evdin


döndüm ve dönüşümle düştü aniden dekor
sen yükseldin elinde kara bir kalem vardı
say ki her yanım ihanet kadar yazdı
ve çeşitli organlar olarak
insanı yar eden vardı
var eden vardı aşkı
kelebek küllerinden bir şaraba yazarak


okumak budur
yani yağmur bekleyen toprağın durmaksızın kuruması
sana çok şeyler anlatmak istemem
kendi sesime kavuşasım kadardı
senaryo gereği doğdum
çocuklarım oldu her an ölebilirler
bel bağladım kimyaya
kendimi siyah elbiseler içinde
buldum hiç durmadan bir kızıla bakarken
durdum binlerce sene kendime ki ağlarım
anam babam diyorum her an ölebilirler


ölsünler ne çıkar
en çok her boşluğu dolduran bir keder çıkar
allah kimseyi ölümden korumasın
ölüm olmasa bu rezil hayatın suyu çıkar
sen de gidip öldün ama kalıp öldürüyorsun
ben de kalıp ölüyorsam senin dirinledir bu
bu kadardır işte ne kadar dersek o kadar olan hayat
herkes ölür gider biz yaşayıp kalırız
öyle bir kalırız ki
kadraj dağılır
ve dünya birer diri olarak bizi kabul edemez
yaşamak budur
herkes giderken 

kalmak zorunda kalmakla beraber kalmak
kadar kahpe ve yalan
kadar başımızın üstünde yeri var


hayatımın rolünü oynadım başrolde sen de vardın
ne fırtınaydı ama o saçlarınla birlikte
ne güneşlere yandık var mıydı hiç hatırım
avluda oturmuştuk ellerin ellerimde
sana bir ara aklımda kalanları anlatırım


Alper Gencer

İzledim- Bride Of The Century - Kdrama #Dizi


Yönetmen: Yoon Sang-ho 
Kanal: CSTV 
Bölüm Sayısı: 20
Yayın Tarihi: 22-23 Şubat 2014 
Yayın Günleri ve Saati: Cumartesi- Pazar;  20.00 
Dil: Korece 
Ülke: Güney Kore

Dizinin Konusu;

Taeyang Anonim Şirketi Güney Kore'nin en büyük holdinglerindendir. Taeyang'ı yöneten aile 100 yıldır bir lanet altındadır. Ailenin ilk oğlunun ilk gelini öldüğünde lanet başlamıştır. Bu şartlar altında komplolar her tarafa yayıldığı sırada peri masalı gibi bir aşk meydana gelir.


İzlediğim güzel dizilerden biriydi, ki güzel olmasaydı izlemeyi yarıda bırakmış olurdum :)
Aksiyonlu, fantastik, aşk dolu biz dizi arıyorsanız izleyin efendim. :)